Asil hayvan denilince aklımıza ilk gelen çoğunlukla atlardır. Uzun gövdeleri, güçlü bacakları ve harika duruşlarıyla insanları yüzyıllardır kendine hayran bırakan atlar insanlara hizmet eden en yetenekli hayvanlar olarak ilk sıralarda yerini alır. Peki bizler atlar hakkında ne kadar bilgiye sahibiz?
Senelerdir pek çok alanda yardımcımız olan atlar hakkında birçok bilgiyi sizler için derledim.
Atlar, insanlara hizmet eden hayvanların en sadık ve yetenekli olanlarındandır. Ulaşımda, yük taşımada, savaşta, yarışlarda ve günlük hayatın birçok alanında yer almaktadır. Atlar silah ve top sesine kolaylıkla alışırlar ve ehlileştirmeye uygundurlar. Atlar, cesur ve atılgan olduğu gibi aynı zamanda sahibine son derece bağlıdır, istenirse doludizgin gider, dörtnala koşar veya yavaşça yürür.
Atın gözleri başının üzerindeki iki çıkıntı üzerinde yer aldığı için kendilerine yaklaşan tehlikeyi çok önce fark ederler. Atlar en zeki hayvanlardan biridir. Görüşü, kulakları çok keskindir. Bu sayede, sahiplerini ölümden kurtarmış birçok atlar da görülmüştür zamanında. Sahibine de çok bağlıdır aynı zamanda. Binicisi yere düştüğü zaman yanından ayrılmaz hiç, başucunda bekler.
Atın bilimsel adı Equus Caballus’tur. Çok eski çağlardan beri insanoğlu ile yaşayan atın geçmişi günümüzden yaklaşık 55 milyon yıl öncesine dayanır.
Atlar mizaçlarına göre soğukkanlı ve sıcakkanlı olarak ikiye ayrılır. Ayrıca ek bir kategori daha vardır onlar da midillilerdir. (1.48 m’nin altındaki atlara midilli denir)
Atın erkeğine aygır, dişisine kısrak, yeni doğmuş yavrusuna kulun, büyümüş yavrusuna da tay denir.
Hem annesi hem babası aynı ırktan olan atlara Safkan denirken yalnız annesi ya da babası safkan olan atlar da Yarımkan atlardır. Yarımkan atlar arasında binek atından araba atına kadar birçok cinsine rastlarız.
Atın ortalama ömrü 20-25 yıldır. Ancak, nadir olsa da 50 yaşına kadar yaşayabilen atlara da rastlanmıştır.
Atların kısa tüyleri olmasına rağmen ortalama sıcaklıkları 38 derece olduğu düşünüldüğünde vücut sıcaklıklarının ayarlanmasında çok yardımcı olmaktadır. Kışın tüyleri uzarken yaz aylarında dökülür ve kendini yeniler.
Atların beslenme şekli ot obur bir alışkanlık ile gerçekleşmektedir. Çok çeşitli otlar ve çimenler ile beslenirler. Günde ortalama 8 kilograma yem ile 35 kilograma kadar yem yiyebilirler. Ortalama günlük su ihtiyacı ise 40 litreyi bulmaktadır. Kusmak ya da geviş getirmek gibi özellikleri yoktur. Zaten bir atın kusması demek ölümünün gelmesi demekle aynıdır.
Atlar çoğunlukla ayakta uyurlar. Peki nasıl olur da uyurken yere hiç düşmezler biliyor musunuz? Çünkü bacak kemiklerinin kilitlenebilme özelliği vardır. Ancak atlar nadir de olsa uyumak veya dinlenmek için yatmaya ihtiyaç duyarlar ve yumuşak zeminleri tercih ederler. Atın uykusu çok hafiftir. On dakika uyur, on dakika uyanık kalır.
Dünya üzerinde birçok bölgeler de olduğu gibi ülkemizde de atlara ilgi büyüktür. Özellikle at biniciliği özel ilgi alanı olarak çok rağbet görmektedir. Son yıllarda da binicilik bir tutku halini almıştır. Özel kurs ve eğitimlerle binicilik öğrenmek isteyen fazlaca kişi vardır.
Binicilik, atı iyi kullanmaktır. Tam yerinde, sakin, zamanında ve güvenle güç kullanma faaliyetidir. Atlar gibi binicilikte eski zamanlardan günümüze gelmektedir. Savaşların en önemli olmazsa olmazları atlardı. Bu savaş atlarına da süvari denilmekteydi. Savaşçıların at üzerinde duruşu, onları yönetmeleri çok önem kazanmaktaydı. Eski medeniyetlerde at ve at kullanmaya son derece önem verilmiştir. Günümüzde artık at biniciliği sporu olarak devam etmektedir.
Biniciliğe gönül veren, merak salan kişiler bunu spor haline getirmektedir. Öyle ki Uluslararası Binicilik Federasyonu (FEI) tarafından belirli kategorilerde hazırlanmış oyunlar bulunmaktadır. Binicilik kesinlikle düz koşu gibi algılanmamalıdır. Kuralları biraz daha fazladır.
Binicilikte duruş çok önemlidir. Binicinin eyerin üzerinde başı ve vücudu dik oturmalıdır. Ayaklar üzengiyle 45 derecelik açıyla içe dönük olmalı, topuklar aşağıda olmalıdır. Böyle bir oturuş şekli biniciyi daha da güvende hissettirecektir.
Atın dizginlerini germemek gerekir. Bu atın rahat olmasını engeller. Dizginler iki elde tutulmalıdır. Ayağının tamamını üzengi üzerine yerleştirmek güven verse de yanlış bir durumdur aslında. Önemli olan tamamını değil, ayağın tarak kemiği hizasında basılması gerekir. Ayak hiçbir zaman üzengiye tamamen yerleştirilmez. Bu şekilde ata binmek düşme anında üzenginin ayakta kalmasına ve binicinin sürüklenmesine sebep olabilir.
Ülkemizde de Türkiye Binicilik Federasyonu (TBF) tarafından çeşitli organizasyonlar düzenlenmektedir. Ülkemizde tüm branşlarda yapılan binicilik sporuna yoğun bir ilgi gösterilmektedir. Engel atlama, at terbiyesi, atlı dayanıklılık, üç günlük yarışma, atlı jimnastik en çok bilinen uluslararası binicilik branşlarındandır.
Yetişkinlerde olduğu gibi, çocuklar da binicilik faaliyetlerine ilgi göstermektedir. Çocuklara büyük atlarla değil, boylarına uygun midilli atları ile eğitim verilmektedir. Özellikle son yıllarda biniciliğin bazı engelli hastalarımızın ruh ve beden yapısına iyi geldiği yapılan araştırmalar sonucu belirlenmiştir. Binicilik çocuklarda otizm gibi bazı rahatsızlıklarda terapi amaçlı da kullanılmaktadır. Çünkü atların sevgiyi hissetme, şefkati anlama, güven hissi ve iletişim kurma duyguları oldukça fazla gelişmiştir.
Merhaba ben Selenay, çokça okuyup biraz da bir şeyler yazıyorum. Ha bir de hayallerimin peşinden koşuyorum!