Memlekete gelirken yollar güzel gelir derler. Öyle de oldu. Çok uzun bir yolculukta ama değdi. Arabadan inerken ayakların titremesi… Kapıyı açıp –her zamanki gibi- nenemi görüp sarılmak.
-oy kızım..
Dedemin uykusundan kalkıp ‘düşmanım gelmiş’ diye gülerek çardağından inmesi.


Evin bahçesine yapılan bir ev daha. Önceleri neden yaptığını anlamazdım. Ama şimdilerde evine bile sığamadığını düşününce insanın, dedeme hak veriyorum.
Onca yılın birikmişliği ve yorgunluğu. Hem nenem hem dedeme sığınak olan çardağa ihtiyacı varmış insanın.

Eee hep çardakta oturmadık tabii ki. Maraşlı olunca tarhana yapmadan, bulgur kaynatmadan olmazdı.

Çalıştık bolca. İlk başta çok zor gelmişti lakin nenem güzel motive ediyordu.
-çalışın kızım çalışın. Çalışan adama bir şey olmaz.
Tarhana yapmak bir Maraşlı için namus meselesi gibiydi adeta. Özveri, sabır ve bolca bel ağrısı.
Akşamdan ‘aş’ı kaynatıp gece 4 gibi dama çıkarıp çiğ denilen tahtamsı şeye tarhanayı seriyorduk.

Ertesi gün Maraş sıcağı ile kuruyacak olan tarhananın yaş haline firik denir. Maraşlılar firik yemeye bayılır. Hele yanında badem, ceviz ve meşrubatla değmeyin keyfimize. Twitter’da Maraşlı bir hemşehrilimin açtığı sayfada caps vardı. Caps’te ‘Maraşlılar firik için kurşun yer, kurşun atar’ yazıyordu. Cidden öyledir. Kuruduktan sonra cips gibi oluyor ve tarhana haline bürünüyor. Öyle de güzelde işte…
Dedemin yeni torunlarına ‘merhaba!’ deyin. Çiğdem ve Tavşan. Tavşan aşırı derece hareketli bir keçi yavrusu. Sadece nenem ve dedem baş edebiliyor. Sesleriyle uyumak imkansız. Nenem bazen kızıyor onlara.
-aç değilsiniz bir şey değilsiniz ne meee’leyip duruyorsunuz
Bunu nenem’in söylemesi daha şairene 🙂

Ve kuruluk.. dedemin çardağının önünde adeta havaya bohem havası katıyordu. El emeği, göz nuru. Patlıcanlar oyulur, biberler çekirdeklerinden arındırılır ve ipe dizilip güneşe asılır. Kuruduktan sonra derin dondurucuya atılır ve kışın afiyetle yenilir. Kış geldiğinde çıkarırsın haşlarsın ve doldurursun içini ımm, afiyet olsun.

Ve dedemin çardağının altında bahçe vardır. Asma yaprakları ve üzüm salkımlarının altında rahatlıkla oturabileceğiniz bir alan. Dedem oraya bu salıncaktan kurdu. Küçük kardeşim ve kuzenlerim biniyorlardı hep. Bazen dedem onlarla uğraşmak için;
-söküyorum salıncağı sen neneni seviyorsun
-söküyorum salıncağı rahat durmuyorsunuz
Derdi…
Vedalar zordur. Bolca gözyaşı ve buram buram hasret. Seneye bir daha?
Kahramanmaraş/Pazarcık
Temmuz 2020
Hilal DUMAN