
Sızı
Kalbim göğüs kafesimin içinde zindanda
Ruhum diğer ruhlarla savaşta bir meydanda
Ayaklarım bir bilinmeze yürüyor yolsuz yollarda
Kalbimi kanatıyor acı bir zehir sanki kanımda
Her zerreme dikenler batıyor, dayanır mı bu beden bu acıya
Gözlerimi acıtıyor karanlık kırık aynalarda
Yazmışlar sözleri aklımın yıkık duvarlarına
Yavaş yavaş , büyük büyük tükeniyoruz sızlanışlarda
Çok temiz çok ince anlamlar buluyoruz anlamsızlıkta
Hapsolmuşuz büsbütün mahvolmuşuz karamsarlıkta
Bir soğuk sancı tarifi yok , yok aklımda
Cazibeli bir öfke kıpkızıl duruyor solumda
Cebin bir sevgi bembeyaz konmuş sağıma
Acı acı titriyor korkuyor nefrete dönüşmekten bir anda
Mavilikle , kızıllıkla yoğrulmuş gökyüzü asılı tavanda
Bilemedim işte yokluk mu? varlık mı ?! gidemedim
Bir adım attım boşluktu dopdolu yokluk
Boşluk Kızıl ateş bir damla su bulamadım
Bir cinnetti her gün soluduğum rengine boyandığım
Elini tutup ateşten sokaklar dolaştığım
İçimde gezdikçe uyuşup hissizleştiğim…

İstanbul’un ellerinde yetişmiş bir edebiyat.


Bir yorum
sinem
Çok güzel muhteşem 👏👏