Öyle bir yer düşünün ki şu anda sahip olduğunuz her şeyin başlangıcı, tarihin sıfır noktası kabul edilen ve henüz sadece yüzde 5’i kazılabilmişken bile elde edilen bilgilerle tarihin seyrini değiştiren Göbeklitepe, henüz çözülemeyen sırlarıyla dünyanın odak noktası haline geldi…
Dünyanın günümüze ulaşan en eski tapınağı olarak bilinen Şanlıurfa’daki Göbeklitepe, 2018 yılında UNESCO Dünya Mirası Kalıcı Listesi’ne girdi. Türkiye tarafından giren 18.eser oldu. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 2019 yılının Türkiye’de ‘Göbeklitepe Yılı’ ilan edilmesinin ardından Doğu Anadolu’nun en mistik yerleri Şanlıurfa, Göbeklitepe ile anılmaya başladı.12 bin yıllık tarihi geçmişe sahip Göbeklitepe, detaylarıyla sizi oldukça şaşırtacak.
Göbeklitepe, 1963’te İstanbul ve Chicago üniversitelerindeki araştırmacılar tarafından keşfedildi. Sadece “Göbekli Tepe Ziyareti” olarak bilinen bir yükseltiyken arkeolog Prof. Klaus Schmidt tarafından yapılan kazılar sonunda dünyanın konuştuğu bir yer haline geldi.
Günümüzde medyanın ürünü olarak baş rol çektiği, yazılı eserlerin konu bulduğu yer haline gelen Göbeklitepe şimdilerde en popüler yerlerden biri.
Daha fazla gezi-tarih yazıları için Gezi Menü‘müzü takip edin.
Nasıl Oluştu?
Taş Devri’ni zamanında yapılmış bir alan olan Göbeklitepe kazılarından çıkan bulgular şu soruyu akıllara getiriyor; O çağda çömlekle ve tekerlekle bile tanışmamış insanlar bu alanı nasıl oluşturdu? Bu sorunun yanıtı hâlâ tam olarak bilinmese de bu özellik alanı daha da büyüleyici bir hale getiriyor.
Tarih boyunca kültürel evrimimiz hepimizin bildiği gibi şu şekilde gerçekleşti; Tarım yerleşik hayata geçmemize, dini öğretiler geliştirmemize ve ibadet yerleri inşa etmemize imkân tanıdı. Küçük yerleşimler şehirleri, şehirler ise güçlü medeniyetleri oluşturdu. Alman Arkeoloji Enstitüsü’nün desteğiyle süren kazılardan elde edilen bulgulara göre, Göbeklitepe bu ezberi bozuyor. Göbeklitepe, kültürel evrimin tarımdan önce gerçekleştiğini adeta ortaya koyuyor. Bunu tetikleyen şey ise elde edilen bulgulara göre din unsuru. Günümüzden tam 12.000 yıl önce inşa edilmiş Göbeklitepe’deki kalıntılara göre aynı çatı altında toplanmak için önce ibadet yeri yapılmış. Sonrasında ise tarım hayatına uzanan yepyeni bir süreç başlamış. Göbeklitepe’de yapılan kazılar sonucu elde edilen bulgular, medeniyetlerin oluşmasına neden olan şeyin tarımdan önce din olduğunu savunuyor. Bu kazıları devam ettikçe uzmanların tapınak tezini destekleyici bulgulara rastlanıyor… Bildiğimiz sıralama da değişmiş oldu.
Göbeklitepe’de bulunan kalıntılar, bu alanı inşa eden insanlara dair çeşitli bilgiler sunuyor. Bu kalıntılar arasında insanların yediği etten arta kalan birçok yabani hayvan kemiği, taş parçası, taş aletlerin yapımı ve kullanımından kalan molozlar var. Yani Göbeklitepe, tarım öncesi bir topluluğun eseri.
Bu insanlar, sandığımız gibi ilkel değil tam aksine oldukça bilinçli ve mühendislik bilgisi olan topluluklar. Öyle ki o zamanlar Taş Devri’ni yaşayan insanlar, bu ibadet alanını yaparken binlerce yıl sonra ulaşılabilecek mühendislik metotlarını kullanmış.
Dünya’daki Bir Çok Eser gibi Gizemini Koruyor!
Göbeklitepe yapılış aşaması anlamında da şaşırtıcı. Boyları 3-6 metre arasında değişen dikilitaşların ağırlığı 20 tona kadar çıkabiliyor. Kullanılan kireç taşının sağlanabileceği en yakın yerse yapılara 2 kilometre uzaklıkta. Henüz çakmak taşı dışında bir alet kullanmayan, hayvanları evcilleştirmediği için onlara yük de taşıtamayacak olan insanoğlunun nasıl olup da burayı inşa ettiği anlaşılamıyor. Bu bakımdan Göbeklitepe’nin yapımı da en az Mısır Piramitleri kadar gizemli.
Avcı ve toplayıcılar aynı zamanda beklenmedik düzeyde bir organizasyon yeteneği, örgütlenme kapasitesi olan insanlar. Kazılarda bulunan bir dikili taşı taşımak için 50 insan gücüne ihtiyaç duyuluyor. Bu kalıntılar arasında insanların yediği etten arta kalan birçok yabani hayvan kemiğinin bulunması bu alanda yemek şölenlerinin düzenlendiğini gösteriyor. Bu durum çok sayıda topluluğun burada olduğunu ispatlıyor.
İnsanlığın Göbeklitepe’deki gibi bir yapıyı inşa edebilmesi için yerleşik bir yapıda olması gerekiyor. Ancak kazılarda beslenme, barınma gibi ihtiyaçlara yönelik bulgulara rastlanmıyor. Bu toplulukların burada günlerini taş çıkartmak, sütunlara şekil vermek için zaman harcadığı ve sonrasında yerleşim yerine gittiğini gösteriyor. Bu yerleşim yeri ise büyük bir olasılıkla Şanlıurfa. Şanlıurfa’da Taş Devri’ne ait bulunan heykeller de bunu ispatlar nitelikte.
Elips ya da spiral biçiminde yerleştirilmiş alçak duvarların ortasında T şeklinde dikilitaşlardan oluşuyor. Bu taşların bulunduğu duvarlar boyunca yine T şeklinde, daha küçük taşlarla çevrili yapılar görülüyor. Boyları 5 metreye ulaşan dikilitaşların bazılarının üzerinde, kabartma olarak çoğunluğunu yılan, tilki, yaban domuzu ve kuşların oluşturduğu çeşitli hayvan tasvirleri bulunmaktadır. Bazı örneklerde kabartma olarak yapılmış kol ve ellerden dolayı, dikilitaşların stilize edilmiş insan figürleri olduğu, aşırı şematik ve kübik formda gösterilen gövdeleri ile yaşayanları değil de başka bir boyutun varlıklarını temsil ettikleri öngörülmektedir.
O dönemde yapıyı inşa eden insanlar, bu alanı 1500 yıl kullandıktan sonra üzerini toprakla örterek kapatıyor. Alanın keşfedilmesinden bugüne kadar yapılan incelemelerde bunun nedeni henüz bulanamamışken, bu yapıların tamamlanmasından sonra bilinçli bir şekilde toprak ve çakıl dolguyla örtülmüş olduğu kazılar sırasında anlaşılmış olduğundan bunların ölü kültüyle ilişkili olabileceği düşünülmektedir. orada yaşayan insanlara ne olduğu da aydınlatılmak için beklenen sorular arasında yer alıyor.. Yapılan jeomanyetik araştırmalarda yerin altında 14 tane daha benzer yapının bulunduğunu saptanırken neden Göbeklitepe ve benzeri 14 yapı yaptıkları hala gizemini koruyor..
Hayrete Düşüren Dikilitaşlar…
Burada bulunan dikilitaşların üzerindeki kabartma, oyma ve boyamalarda, simgesel ve stilize anlatım tarzı dikkat çekiyor. İşçiliklerdeki ustalık, yüksek bir bilince ve estetik anlayışa işaret ediyor. Bu durum şunu gösteriyor: insanlık daha tarım yapmıyorken, yazıyı keşfetmemişken, henüz hayvanları bile evcilleştirmemişken böyle eserleri yapabiliyordu. İşte bu yönüyle Göbeklitepe’nin Taş Devri insanına bakış açısını değiştiriyor..
Yazı bulunmadan 8 bin yıl öncesine ait bu yapılarda kullanılan resimler ve şekiller insanlığın bilinen en eski şekille anlatımı yani insanlığın ilk hiyeroglifleri. Mağara içine çizilen hayvan resimleri bilinen hayvan figürlerinden çok farklı şeyler anlatıyor. Bunların bir dile karşılık geldiğini, bir tür yazı olduğunu söylemek elbette mümkün değil. Ancak Mısır hiyeroglifleriyle benzer figürlerin, simgelerin görülüyor olması dikkat çekiyor..
MÖ 10.000’deki Din mi?
Tanrı kavramı da insanlık tarihine Sümer ve Mısır medeniyetleriyle giriş yapmış olsa da Göbeklitepe’de yapıların şeklinden ve dikilitaşlardaki kabartma ve oymalardan, burada da bir nevi inançsal hiyerarşinin, belki de tanrı ve insan ayrımının olabileceği düşünülüyor..
Bu dönemde şehirleşme olmadığı için liderlik, askerlik, kölelik ya da işveren yok. Ortak yaşam, ortak projeler, eşit yiyecek ve eşit mal bölüşümü var. Yani insanların bu yapıların inşasına katılmasını zorlayan bir sistem olmaması gönüllü olarak katıldıklarını gösteriyor. Bu da Göbeklitepe’nin bir tapınak olabileceği ihtimallerini artırıyor.
Göbeklitepe, dünyanın ilk tapınağı olma tacını İngiltere’de bulunan Stonehenge’i, Mısır Piramitleri’ni ve Malta’daki Ggantija Tapınakları’nı 7000 yıldan fazla bir zaman farkıyla geçerek elde etti. Bugün yapılış şekli ve amacı, yaşı ve yüksek estetik özellikleriyle tarihçileri, arkeologları ve antropologları büyülüyor. Dünya üzerinde gelişmiş insan medeniyetinin yalnızca bizler olmadığını gösteriyor. İnsanlığın dünya üzerinde birkaç kez geliştiğini, son noktasına geldikten sonra tekrar sıfırdan başladığını savunanlar Göbeklitepe’yi tezlerinin bir ispatı olarak gösteriyorlar.
Göbeklitepe Nerede?
Göbeklitepe, Şanlıurfa’ya 13 kilometre mesafede bulunuyor. İnsanlık tarihinin başlangıç noktalarından biri olan Mezopotamya’nın en kuzey ucunda yer alıyor. Bu anlamda Mezopotamya’nın medeniyetlerin kuruluşuna, gelişimine şahitlik ettiğinin, insanlığın ilk yerleşik hayat örneklerinden biri olduğunun kanıtıdır Göbeklitepe.
Destekler
Artık sadece eseri yaratan insanlar için değil insanlık için değerli olan bu eser, yüzlerce insanın emeğini içeriyor. Doğuş grubu tarafından sponsorluğu sağlanıyor ve 20 yıllık bir anlaşmayı içeriyor. Şimdiye kadar 15 Milyon Doları aşan bir yatırım sağlanmış ve sağlanıyor.
Göbeklitepe’ye özgü hazırladıkları zeropointintime.com/ ‘da inceleyebilirsiniz.
Kaynaklar
Şanlıurfa Valiliği – www.sanliurfa.gov.tr/gobeklitepe
Skylife – www.skylife.com/tr/
NTV – www.ntv.com.tr
Türk Havayolları – www.turkishairlines.com