Sevgili günlük;
Her seferinde tekrar sarabiliyor muyuz yaralarımızı? Tekrar bir tebessümün gölgesinde soluklanabiliyor muyuz? Bir yenidünya ağacının altında sohbet eder gibi… Hala bir şeyler için umut var değil mi? Yaşamak, nefes almak, Güneş’e göz kapaklarımızın arasından selam vermek gibi … Bugün bir yaş daha aldım sanki, bir kere daha kendimi büyüttüm. Okşadım saçlarımı; kendi başımı, kendi dizime yatırıp. Yokuş yukarı tırmanırken birden dibi görmek sence olağan bir durum mu? Ya da dibi gördüğün an yukarı çıkacak çok fazla nedeninin olması… Sana yaşamak için milyon tane neden sayabilirim, ölmek için de. Vazgeçemediğim şeyler var. Bir güç beni ayakta tutmaya çalışıyor sanki. Çok garip değil mi? Belki de yaşama içgüdüsü.
Bazen dedemin o son diktiği ağaç fidesi gibi hissediyorum kendimi. Herkesin umudunu kestiği ama 90 küsur yaşındaki bir adamın bastonundan destek alarak diktiği fındık fidesi gibiyim. Bir tarafı kurumuş, diğer tarafı yeşil… Toprak ona can versin diye yeryüzünün bağrına kocaman bir yara açıyoruz. Sonra da can suyunu veriyoruz ya. Kim bilir, belki de canlanmak için bir tarafımızın kupkuru olması gerekiyordur. Ya da bir yerlerde derin yaralar açmak… Kendi kökünden, kendi toprağından kopma cesareti gösterip başka bir yerde yeşermek… Ağlamak sonra, gökyüzü yarılmışçasına ağlamak, can suyunu bulmak için.
Uzun zamandır hissettiğim bu galiba. Birisi beni ağaç olmaya niyet ettiğim yerden sökmüş kuruyorum diye. Almış ucu bucağı olmayan bir bahçeye dikmiş. Üstüne bir de can suyumu dökmüş. Siz buna ne derseniz deyin olağanüstü bir güç deyin, kader deyin, tesadüf deyin, evrenin kurmacası deyin ama bu böyle. Bazen alıştığımız saksıdan çıkmak istemeyiz ya hani, o saksı bizi kurutsa bile. Korkarız, yeni coğrafyaları yurt edinmekten, halbuki bir bilsek yeni yerin eskisini aratmayacağını ah bir garantileyebilsek. Belki de bunun için hayat cesurlar için bir serüven iken, alışanlar ve kaybetmekten korkanlar için acımasız olabiliyor.
Yitirdim kendimi, yitirmekten korkarak hem de. Sonra buldum defalarca, ama bir güç var ki hala tutuyor beni toprağın kalbinde. Bense can suyumu köklerimle buluşturmak için sürekli ağlıyorum. Ağladıkça büyüyorum. Büyüdükçe gövdem ve gölgem de büyüyor. Ne dersin? Sence benim gölgem de mutlu kahkahalara mesken olacak mıdır sıcak yaz günlerinde?
Evrenin karmaşık yapısı içinde; bir o yana, bir bu yana giderken kalbine dokunan şeyleri yazıya döken birisi desek, kafi olur sanki.