fbpx

Geceyim

Savaşçı – Doğan Cüceloğlu

Arayış halinde olanlara, kendi kimliğini oluşturmaya adayanlara, ne istediğini bilmek isteyenlere, çabalayanlara ses olabilecek bir kitapla selam ederim.

Öğretmenliği istediğim için seçtim lakin kendimi şu anda aciz , şaşkın hissediyorum, kaybolmuş gibiyim.. Neden kayboldum, ya da bu his nasıl gark oldu? Bu gibi düşünceler silsilesi tanıdık geliyor mu size? Evet siz de Arif öğretmen gibi arayış içindesiniz o vakit.. Kaybolmanın kelime kökeni gaib- kayb dan gelir, Arapça kökenlidir. ‘’’Ortadan kalkıp ne olduğu bilinmez olmak.’’ Bilinmezlik diyarı, yolu şaşırma hali, kendimize el uzatmanın vaktinin gelişi..  Arif Bey kaybolmuşluk hissiyle Doğan Bey’in yüreğinin kapısını çalar, konuşmak ister uzun uzadıya.. Doğan Bey Arif Bey’ in bu arayış halini görür ve kabul eder.. İstanbul’un sokaklarında, çay bahçelerinde keşif halinde adım adım sözleşmeleri olacaktır.

Gelelim arayış hallerimize.. Arayış içinde olan insan kendisiyle hemhaldir, başkalarının hayatlarını değiştirmek gibi zorunluluğu ve hedefi de yoktur. Kritik sorular zihinde var olur, onun mutsuzluğu, huzursuzluğu, sıkıntısı onu uyandıran bir yarendir.  Hapishanede olan benliğini keşfettiği ve bunun için çözümler aradığı vakit şuurundaki uyanışlar bir bir kalkışa geçer. ‘’ Hayata  ne kadar şuurla bakıyorsunuz?’der A. Hamdi Tanpınar da.  Kendi özümüze dönebiliyor muyuz, birey olma ile ait olma arasındaki dengeyi kurarak yaşam dansını ahenkle icra edebiliyor muyuz? ‘’ mış gibi bir yaşamın içinde miyiz? Başkalarının beklentileriyle ömrümüzü çürütmeye mi çalışıyoruz? Kendi fikirlerimizi oluşturamayıp hipnoz halde miyiz, bu soruları derinlemesine kavrayıp hayatımıza dair yansımalarını bir sorgulayalım ne dersiniz?

Peki kendi içimizde verdiğimiz savaşlara ne demeli? Cesurca yüzleşmeli, bitirilmemiş işler, konuşmalar varsa sonuçlandırmalı, kendisinden korkmadan kendini gerçekleştirme yolunda bağımsız olabilmeliyiz.  Mış gibi yaşamlardan  uzak durmalı gösteriş budalalığından sıyrılıp gerçekten inandığımız için yaşamalıyız.  Kitapta geçen bir alıntıyı paylaşacağım. Carl Jung şöyle der: ‘’Kendi kalbine bakamayanın yaşamı bulanıktır, kendi yüreğine bakabilme cesareti gösterenler gönlünün muradını keşfedenlerdir. Dışarıya bakan rüya görür, hayal dünyasında kaybolur; içeriye bakan uyanır, kendini keşfeder. ‘’  Kendi kalbine bakabilen cesurdur, niyetinin farkındadır, gözlemleyendir,, keşfedendir. Büyük resmi görebilmeye açıktır. Niyetini dürüstçe ifade edene denir içten diyor Doğan Cüceloğlu.. Sahiden içten miyiz? Kendimiz aldatıyor muyuz yoksa? Savaşçı bu soruların bilincinde ve farkında olan bir eylem insanıdır.

Savaşçı cömerttir, teşekkür beklemez, beklediği şey yaptığı yardımın işe yaraması durumudur. O verdiği vakit özgürleşendir, bilge olma yolunda gelişendir. Sevgiden ürkmeyen bilakis sevdikçe cesur olandır.

Kitapta geçen bir sözü daha irdelemek istiyorum. ‘’ Bütün kötülüklerin anası, bütün yanlışlıkların ve geriliklerin kaynağı gerçeğe saygısızlıktır. ‘’ Peki gerçek nedir.? Gerçeğin bir etimoloji dünyasına inelim. Eski Türkçede Kirtü ‘’doğruluktan (kirtü+çe+ok kirtüçek-kirtçek-kirçek-girçek-gerçek ); inkar edilemeyecek şekilde var olan, var olmuş bulunan, hakiki.  Gerçeklik düşünceden bağımsız olarak var olan bir olgudur.

Pek tabi kendimize karşı ne kadar dürüstüz? Verilen sözleri tutabiliyor muyuz? ‘’ Hayır demeye cesaretimiz var mı?  Hayatı uzaktan seyredenlerden miyiz?  Sorumluluk alabilme özgürlüğü var mı bizde? O hesabı vermeye hazır mıyız?  Bunlar üzerinde de kafa yoralım dostlar yoralım ki  bu bizi kendimize getirsin.

Yıldızlı bir alıntı daha geliyor;  ‘’sorumluluk alan kişi şikayet etme yerine karar verir ve verdiği kararı uygular.’’   öyle bir yaşam sürmeliyiz ki şikayetlenmeye vaktimiz dahi olmamalı.  Ölüm kavramı bize bunu hatırlatır. Bizi kendimize getirir.  Ne demişler  ‘’ Ölüm bizim dostumuzdur; onu evine misafir etmek istemeyen zaten evde değildir.’’ 

Savaşçı aynı zamanda kendi değişiminin girdabındadır, kendini olabileceğinin en iyisi olmaya adamıştır, niyetinin saflığı yoldaşıdır, neye karar vereceğini seçebilendir. Umutsuzluğa kapılmaz savaşçı, kırılsa bile mücadelesini yeşertir, sabır heybesindedir, yılmaz, yolu gönül yoludur.

Bir de size Don Juan’ın sözlerini paylaşmak istiyorum  ‘’Her melankoli nöbetinin altında kendini önemseme yatar ‘’ der Don Juan. Kitapta da Doğan Cüceloğlu yer yer izin verir Don Juan’a ve çarpıcı etkilere maruz kalırız, kendimize getiren cinstendir bu çarpıcılık.  Der ki yine DJ  ‘’ürkek ve çekingen olmak, insan olarak yapmamız gereken şeyleri yapmamızı engeller.’’ Evet korkumuza rağmen korkunun üzerine gidebilmeliyiz…  Arif öğretmen de bu uğurda savaşmaya hazır ve nazır.. Kitapta yer yer felsefeye de ağırlık veren değerli Doğan Cüceloğlu’nun bakış açısının genişliği öyle tesirli ve nitelikli ki.. Okurken o büyüleyiciliğe kapılmamak elde değil. Umarım anlamlı ve coşkulu yaşamı olan ve bu ortamı hazırlayan savaşçılar olabiliriz…

Not: Kitapta geçen alıntılar ve sözlerden yola çıkarak incelemeyi genel hatlarıyla oluşturmaya çalıştım. Oradaki sözleri bazen derleyip yazdım, özet minvalinde de düşünebiliriz bir nevi. Kelime kökenleri açısından da ; Misalli Büyük Türkçe sözlük kitabından(İlhan Ayverdi)  faydalandım.  Bu kitap için yazı yazmak çok güç.. Her okuyuşta yeni bir anlamı, sorgulayışı olan bir hazine diyebilirim. Umarım yollarınız kesişir bu kitapla. 

Toplam Ziyaret Sayısı: 942
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

1 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
Hayrettin
Hayrettin
3 yıl önce

Benim için manevi tokat mahiyetinde bir inceleme olmuş, Beyza hanıma emeğinden ötürü teşekkür ediyorum,

%d blogcu bunu beğendi: