Bu sabah kalbimin üstü bir bıçak ağzı
Bu hale öyle aşina bir o kadar dargınım
Akıllara gelişin içli bir peşrev gibi oturmuş içime
Bu sabah radyoda Sabahat Akkiraz türküsü çalmakta
Ve ben gözlerin olan menevşelerle “Değme Felek” diyorum
Camlardan avluya taşırdığın gözlerindeki o his
Ruhumun aksayıp durduğu sessizliğe dönüşmekte
Bu sabah bir bulut içime sağanak sağanak yağıyor
Koşar adımlarla kaçmıyorum artık
Yağmurun incitemeyeceği kadar yaralıyım nasılsa
Bu sabah soframda yoksulluk bir değirmene benzerken
Katıksız ekmeklerle doymayı özlüyorum
Loğ taşının çürüttüğü hizanlardan
Yaşamak sancısı ince ince sızıyor
Evlerin çatlak duvarlarını sabır sıvazlıyor yine
Gülen gözlerim bu sabah tiz bir kedere sarılıyor
Ötelerin sadece sesi yok ki elleri de vardır elbet
Uzanıp nasıl da tutuyor öyle
Mahşeri aratmayan kalbimden
Bu sabah bir kez daha yıllanıyor ayrılık
Toprakla aramdaki dava bitmiyor
Bu sabah da yetişemedim turnalara
Yine öksüz pabuçlar gibi kaldım eşikte
Bu sabah sevmekle özlemenin etle tırnak oluşuna içerliyorum
Birini diğerinden ayıramıyorum
Kavuşmanın adını bu sabah da koyamıyorum