fbpx

Geceyim

Benzer Binlerin Farklı Birleri

Bazen kendimi bitmek tükenmek bilmeyen bir oyuna hapsolmuş gibi hissediyorum. Ne yapacağımı, nereye gideceğimi, hatta nerede olduğumu bile bilemiyorum. Bütün bu çevremde olup biten olaylar, o kadar anlamsız geliyor ki Ellerimi nereye koyacağımı bile kestiremiyorum. Evet bildiğim bazı şeyler var. Bir süreliğine bana ayrılan dünya sahnesinde perde perde oynuyorum . Hatta bazen kendimi oyuna öyle kaptırıyorum ki sanki sahneden hiçbir zaman inmeyecekmişim gibi sımsıkı tutuyorum, kısa zamanlı ama  vadesi uzun skeçleri. Şimdi beni kimler izliyor? Hiç bilmiyorum ama yorulduğumu hissedip bir köşeye oturdum, elimde Sonsuzluğa yazan bir kalem ve neyi , niçini sorguluyorum. Kendi kendime diyorum ki her şey bu kadar basitse peki neden bu karmaşa, bu Hüzün, bu boğazıma düğüm düğüm oturan Özlem? Bu korkunç bilinmezlik beyin damarlarımı yırtarak beni neden benden alıkoyuyor?

 

Kalbimin yere konmak için son çırpınışlarını yapan bir kuş gibi kanat çırptığını hissediyorum. Önümde tarifi imkansız bir bilinmezlikle, kafamda biri bin eden müthiş karmaşalarla oturdum, bir işaret bekliyorum. Her gün binlerce insan gözlerini yumuyor ve binlercesi ilk defa gözlerini açıyor. Gidenler bulutları, yıldızları, ayı, güneşi bir daha asla görememek üzere giderken gelenler kalplerinde bin bir umutla, sanki bütün bunlar, onların kalacakmış gibi geliyor. Hayat çok cüretkâr bir acımasız. Belki bize, bir daha asla elimize geçmeyecek fırsatlar sunarken o fırsatları aniden elimizden alıveriyor.  Nereye gittiğimi bilmiyorum. Şu an için tam olarak amacımı da kestirebilmiş değilim. Dediğim gibi,  koca bir okyanusun ortasında akıntıya kapılmış bir sal gibiyim ve bu beni her geçen gün daha fazla yoruyor. İnsanların bu kadar fazla olması beni farklı yapmıyor . Beni onlardan ayrı kılmıyor. Sanki bu düzen böyle sürüp gidecekmiş gibi geliyor .Bir sonu yokmuş gibi. Sanki ben öldükten sonra milyonlarca yıl alelade yok olmamı bir kenarda oturup izleyecekmişim gibi. Ki bu en iyi ihtimal.

Kafamda bunca şey fütursuzca gezinirken merdivenlerden koşar adım banyoya koştum. Yüzümü soğuk su ile yıkadım ve aynada kendi yansımamı gördüm sonra içimden “Seni, sen yapan, özel kılan yine sensin” dedim. “Bırak insanlar alelade yaşamlarına devam etsinler. Sen kendine verdiğin değer Kadar varsın, farklısın. Şimdi at üzerinden şu ölü toprağını, daha Yapacak çok işimiz var.” Kurumuş çiçeklerin yeniden gübreleri sulanacak, şu karşımda soluk soluk bana bakan duvar yeniden boyanacak, daha okumam gereken yığınla kitap okunacak, Dünya’ya iyi bir insan nasıl imza atabilirse öyle bir iz bırakılacak. Gezilmesi gereken yerler sil baştan liste yapılacak. Eğer değerli olmak istiyorsan göster bakalım maharetini. Dur bakalım daha sahnede karşına neler çıkacak. Şimdi aç gözlerini Umuda. Vakit, yeniden doğma vakti , vakit farkında ve farklı olma vakti. Hayat, sana seni unutturmasın, Nil’in de dediği gibi “abart çoğalt parlat.”

0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

2 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
Manolya
Manolya
5 yıl önce

Çok güzel yazmışsın tarikcan :)) belki başkalarının dünyasında şimdiden imza atmışsındır 😉

Tarık Tan
5 yıl önce
Reply to  Manolya

Çok teşekkür ederim Manolya.Kim bilir belkide ?

%d blogcu bunu beğendi: