Diyelim ki köprüde trafik var, o zaman nereyi seçeceksin? Kendi yerimizi seçmekten aciziz, yaşayacak yerimiz hiç olmadı ki. Cümlelerin sonuna gelen nokta yerini virgüllere neden bırakmıyor? Belli ki köprüde trafik var, bugün de kendine yeni bir yer bulmalısın. Hadi sana bir ipucu vereyim; sonu noktalı virgülle başlayabilir. Sonrası uzun olmasa da olur, bir şey anlatsın yeter. Kuşlardan sıkıldım ben onlardan bahsetmesin ama. Sakızlardan bahsetsin, ayaklarımızın altına yapışıp sokağın tüm kirini toplayan sakızlardan bahsediyorum. Küfür gibi ağızda çiğnenmiş, bekletilmiş, en sonunda nefretle tükürülmüş… Yada şeyden bahset; kağıtları buruşturup çöp kovasına basket atınca mutluluktan bir daha kağıt buruşturup çöp kovasına basket atıp mutlu olan ofis çalışanlarından. Ne de sıkıcı ama herkes orada olmak istiyor. Anlamıyorum ama keyifli görünüyor. Yani her akşam aynı saatte evde seni birinin bekliyor olması. Biliyor musun ben hiç evde bekleyeni olmayan ofis çalışanı görmedim. Herkesten çok mutsuz görünüyorlar ama şanslılar işte. Ya şeyden de bahsetsene, herkesin hevesle baktığı hayatlarda insanlar ne kadar mutlu? Kesinlikle bundan bahsetmelisin!
Devir daim süs havuzları da mutludur bence. Çatı kenarlarındaki su boruları da mutludur kesin. Sen ve ben? Değil miyiz? Devlerin şehrinde çikolata evimiz, güneş alan taraf karamelli fındık kreması sıvasıyla zor ayakta duruyor belki ama mutluyuz işte. Virgülden sonra kendimi ne kadar kandırabiliyorum denemek istiyorum, mutluyuz!
“Köprü kenarından aldın beni, mutlu mu olmalıyım bilmiyorum.”