Her zamanki gibi değildi, onu görebilmek için hızlı ve telaşla cama bakamazdınız. Hele ki o bu sefer sessizliğini de yanında getirmişti.
İnce ince, hayata iki boyutlu kesitler atarak düşüyordu toprağa. Martılar bile kaçmıyordu bu zarif yağmurdan.
Bu yağmur, altında beyaz bir elbise giymeyi hak ettirecek kadar güzel yağıyor. Kirletmek için değil, tutkunun ve sevginin içtenlikle hissedilmesi için göklerden geliyor.
Gökyüzüne doğru baktığınızda kaybolup, sadece hafifçe teninizle buluştuğunda varlığına şahit olabiliyorsunuz. O fiziksellik sadece içinizde kalmıyor
sanki daha da derinlerde susuz kalmış çorak topraklarınıza değip yeşertiyor. Hayata bir daha farklı bir pencereden baktığınızı hissettiriyor.
Eylül gibi geliyor bu yağmur, sessizce içe işleyerek umutla geliyor.