sen bir bebeği büyütür gibi inanmıştın, gözün gibi bakıştın o adama.
tüm inancının tam orta yerinden kırıldığı,
seni, sana yansıttığı
aklını başından alıp
seni bir sokak ortasında ağlattığı
kaldırımın kenarında,
anlamıştın.
sen acıya ağlamıştın da
varamamıştın bir mezara.
bu yol seni öldürmüştü ama
sen hep
ısrarla
vurmamış mıydın o kıyıya?
tüm inancını o aynanın ikinci yüzünde,
annenin kaderinde atlatmıştın.
bana da gençliğini anlatmıştın,
gülümse,
bu senin inanmışlığın.
benimse en büyük yanışım.