Elini kana bulamadan işlediği cinayetler için hüküm giymesi kaçınılmazdı eğer kanıt bulunsaydı. Katil cinayet mahaline muhakkak geri gelir. Oysa ölen heveslerin etrafında kimseye rastlanmadı. Kafasının içinden geçen cümleler sadece gitmek için atılan adımları tarif ediyordu. Başkasının gidişi kendi gidişleri gibi değildi. Hayat hep böyle göründü gözüne, yüksek sesli bir keman eşliğinde açıldı kapılar. Basamaklar hep bacaklarından yüksekte, kapı kulpları yağlı ellerle tutulmuş; ellerinden kaymakta.
-Anlatacak bir şeyin yok işte neden susmuyorsun?
-Yine gidecekler.
-!?
-Keman da sussun o zaman.
Keman sesi içini burkmaya başladı, mevsimlerin kuşlardan göçmesi kaçınılmazdı. Böyle zamanlarda iklimsel olayların insanın zihninin ve duygularının arasında dolaşması da mümkündü. Anlatacak hikayesinin olmaması dinleyecek kimsenin kalmamasından dolayı hep.
Bir şeyleri nedenlere bağlamak kolay değildi. Bir şeylere bağlanmak da öyle, sesler yükselince ucuz bir kağıda yazılacak cümleler olacak her şey. Mevsimin iklimden uzakta olması ve çalan şarkıya eşlik etmekten başka çaresinin olmaması, ünlem işaretiyle son bulan bir cümlenin devamı olmasından dolayı hep.
kendini tekrar eden binlerce cümle, kuşlardan uzakta olmak isteyen sonbahar!
şimdi sıra bende.